SIIR-II

Sevmek olmektir bence , ben de sevmistim olmeden once



Ben Ask Adamiyim

Dolastigim denizlerce dusunuyorum,
Binecegim son gemi degil midir
Hayir sahibi omuzlarda giden tabut.
Herkes gibi teselliye muhtac olsaydim eger,
Derdim ki: "Elbet bir aglayanim olur benim de;
Ramazan geceleri Yasin okuyanim,
Baharda kabrime menekse getirenim de."

Fakat butun bunlar da olur,
Yine tasa etmem,
Yine kirilmam kimseye.
Ben ask adamiyim,
Sevmeye geldim insanlari,
Gonlumle, elimle, kafamla sevmeye;
Hesapsiz, karsiliksiz,
Ayrilik gayrilik gozetmeden.
Gun gelip gidersem sayet,
Oyle severekten gidecegim ki,
Karanlik kiyilardan bile olsa,
Candan selamlarim,
Civarimdan gececek gemileri;
Gunesli gemileri;
Sarkili gemileri;
Iclerinde kendim varmisim gibi!

Cahit Sitki Taranci

Biraz seni bilirler, biraz beni Ama ne bilirler, Bu delinin seni deli gibi sevdigini.



Kim Ozlerdi Avuc Iclerinin Kokusunu

O kadar da onemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi mumkun olmayan bosluklar
birakilmasaydi eger.

Dayanilmasi o kadar da zor degildir,
buyuk ayriliklar bile, en guzel yerde baslatilsaydi eger.

Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yurekten suzulup geliyorsa gozyasi eger.

Yuz kizartici bir suc degildir hirsizlik,
calinan birinin kalbiyse eger.

Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan butun derilerden soyunabilseydi eger.

O kadar da yurek burkmazdi alisilmis bir ses,
hicbir zaman duyulmasaydi eger.

Daha cabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.

Belirsizlige yelken acardi iri ela gozler zamanla,
oylesine delice bakmasalardi eger.

Cabuk unutulurdu islak bir opucugun yakici tadi
belki de,
kalp, gogus kafesine o kadar yuklenmeseydi eger.

Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.

Duslere bile kar yagmazdi hicbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir
yaralamasaydi eger.

Su gibi akip gecerdi hic gecmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.

Rengi bile solardi duslerdeki saclarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger.

O buyuk, o gorkemli son, olum bile anlamini yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.

O kadar da cekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sonmemis olsaydi eger.

Bu kadar da isitmazdi belki de bahar gunesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger.

Kahvaltidan da once sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir ozlem dalgasi meydan okumasaydi eger.

Anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz cay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.

Uykusuzluklar yikip gecmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipekten bir o kadar uzakta olmasaydi eger.

Issiz bir yuva bile cennete donusebilirdi belki de,
sicak bir gulusle isitilsaydi eger.

Yoksul dusmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler boylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eger.

Inanmak mumkun olmazdi her askin bagrinda bir
ayrilik gizlendigine
belki de, kartvizitinde "onca ayriligin birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eger.

Gercekten boynunu bukmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.

Issizliga teslim olmazdi sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amacsiz gezintilerle
avunmaya kalkmamis olsaydin eger.

Sen gittikten sonra yalniz kalacagim.
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da, ya canim ellerini
tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim ozlerdi avuc iclerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarina,
mazilerinde gorkemli bir yasanmisliga taniklik
etmis olmasalardi eger!!

Can Yucel



Ben Senden Once Olmek Isterim

Ben
senden once olmek isterim.
Gidenin arkasindan gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
Iyisi mi,beni yaktirirsin,
odanda ocagin ustune korsun
icinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
seffaf, beyaz camdan olsun
ki icinde beni gorebilesin
Fedakarligimi anliyorsun
vazgectim toprak olmaktan,
vazgectim cicek olmaktan
senin yaninda kalabilmek icin.
Ve toz oluyorum
yasiyorum yaninda senin.
Sonra, sende olunce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yasariz
kulumun icinde kulun
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasiz bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karisacagiz
ki birbirimize,
atildigimiz coplukte bile zerrelerimiz
yan yana dusecek.
Topraga beraber dalacagiz.
Ve bir gun yabani bir cicek
bu toprak parcasndan nemlenip filizlenirse
sapinda muhakkak
iki cicek acacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha olumu dusunmuyorum.
Ben daha bir cocuk doguracagim
Hayat tasiyor icimden.
Kayniyor kanim.
Yasayacagim, ama ,cok, pek cok,
ama sen de beraber.
Ama olum de korkutmuyor beni.
Yalniz pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze seklini.
Ben olunceye kadar da
Bu duzelir herhalde.
Hapisten cikmak ihtimalin var mi bugunlerde?
Icimden bir sey :
belki diyor.

Nazim Hikmet Ran




Seni Dusunmek

Seni dusunmek guzel sey,
umitli sey,
dunyanin en guzel sesinden
en guzel sarkiyi dinlemek gibi birsey...
Fakat artik umit yetmiyor bana,
ben artik sarki dinlemek degil,
sarki soylemek istiyorum...

Nazim Hikmet Ran



Seviyorum Seni

Seviyorum seni
ekmegi tuza batirip yer gibi

Geceleyin atesler icinde uyanarak
agzimi dayayip musluga su icer gibi

Agir posta paketini
neyin nesi belirsiz
telasli, sevincli, kuskulu acar gibi

Seviyorum seni
denizi ilk defa ucakla gecer gibi

Istanbul'da yumusacik kararirken ortalik
icimde kimildayan birseyler gibi

Seviyorum seni
Yasiyoruz cok sukur der gibi.

Nazim Hikmet Ran




Sessiz Gemi

Artik demir almak gunu gelmisse zamandan
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hic yolcusu yokmus gibi sessizce alir yol;
Sallanmaz o kalkista ne mendil, ne de bir kol.

Rihtimda kalanlar bu seyahetten elemli,
Gunlerce siyah ufka bakar gozleri nemli,

Bicare gonuller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranli hayatin ne de son matemidir bu.

Dunyada sevilmis ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer donmeyecekler.

Bir cok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir cok seneler gecti; donen yok seferinden.

Yahya Kemal Beyatli



Bildigin Gibi Degil

bizi bilirsin
avucla su icmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamizda...

bizi bilirsin
sacimizi islatmayi fiyaka biliriz.
limonla!
tespih yapariz,
dus kiriklarindan...

bizi bilirsin
agzinin icinde oturmak isteriz.
ve rutubetin en yakistigi yer biliriz
agzini...

bizi bilirsin,
yasamak biliriz,
vademiz doldugunda
avuclarina gomulmeyi...

Yilmaz Erdogan


Yasayabilme Ihtimali

soguk ve sehirlerarasi
otobuslerde vazgectim
cocuk olmaktan
ve beslenme cantamda
otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle bir gun Veyselkarani`de haslama yeme ihtimalini sevdim.

Ilkokulun silgi kokan, tebesir lekeli yillarinda
(Ankara`da karbonmonoksit sonbaharlar yasanirdi o zaman)
ozlemeye basladim herkesi..
Ve bu hasret oyle uzun surdu ki,
adam gibi hasretleri ozlemeye basladim sonra..

Bizim Kemalettin Tugcu`larimiz vardi...
Bir de camlarin bugusuna yazi yazma imkani...
Yumurta kokan arkadalarla paylasilan
kahverengi siralarda, solculuk oynamaya basladik..
Ben doktor oluyordum sen hemsire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kirmizi boyalarla umut ikliminde harfler yaziliyordu, puturlu duvarlara
ve Turk Dil Kurumu`na inat bir Turkceyle...
Agbilerimizden ogrendik, S harfinden orak cekic figurleri turetmeyi..

Ankara`ya usul usul karbonmonoksit yagiyordu.
Ve kapali mekanlarda sevismeyi oneriyordu haber bultenleri
Oysa Ankara`da hic sevismedim ben.
Disiplin kurulunda tartisilan askim olmadi benim..
(Sinifca gidilen pikniklerde kicimiza batan platonik dikenleri saymazsak..)
Ankara`ya usul usul kursun yagiyordu..
Ve belli bir saatten sonra sokaga cikmamayi oneriyordu haber bultenleri..
Oysa hic kursun yaram olmadi benim..
Ve hicbir mahkeme tutanagina gecmedi adim..
catismalarin ortasinda sevimli bir cocuk yuzuydum sadece..

sana siirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde
ama sen yoktun..
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni tenefus saatlerinde..
Okul servisi seni hep zamansiz, amansizca bir lojman griligine goturuyordu..
Ben, senin benimle Tunali Hilmi Caddesine gelebilme ihtimalini seviyordum..

Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
yaz sicagi topraga cekiyordu tenimin catlamaya hazir gevrekligini..
Sonra otobus oluyordum,
kirik yarik yolarin care bilmez surgunu..
Ne yana baksam dag ve deniz saniyordum Mus ovasinin yalanci maviligi...
Otobus oluyordum bir sure..
Yanimizdan gecen kara trenlerle yarisiyordum,
yanagim otobus caminin garantisinde..
Otobus oluyordum..
Bir ulkeden bir ic ulkeye..
Cocukluguma yaklastikca buyuyordum...

Zap suyunun basina koyuyordum sarkilarimin listesinin..
Korkuyordum..
Sonra iniyordum otobusten..
Carsidan bizim eve giden,
omrumun en uzun,
omrumun en kisa,
omrumun en cocuk,